14 Mart 2017 Salı

İnsan neden/niçin var oldu

Birgün size dinle ilgili çoğu meseleyi anlatabileceğim zaman gelecek... Ama o güne kadar din hakkında konuşan, oradan nemalanan, pirim yapan biri olarak var olmak istemiyorum. İşin özü "var olmak" istediğimi de pek sanmıyorum. İnsan neden/niçin var olmak ister, onu da pek anlamış değilim. Var olmaktan kastımın ne olduğunu anladınız değil mi(?). Yaşam denen ve canlı organizmaların üremesi, yeme, barınma ihtiyaçlarının karşılanmasından bahsetmiyorum yaw! İnsanın kendinde var olduğuna inandığı kimi yetenek, beceri veya kazanımlarını teşhir ederek varolma çabasından, ilişkiler kurmasından, bir başkasını etkileme arzusundan bunun gibi pek çok şeyden bahsediyorum. İnsanın kendi farkındalığını anlaması, kendi varlığını hissetmesinden....

"İnsan, neden, niçin var oldu?" sorusunu sormaya başladığımız andan itibaren, işte bu var olma, kendini gerçekleştirme denen sevda bütün insanlık tarihinde görülmeye başlandı. İnsan haricinde kendinin niçin varolduğunu soran bir varlık yok. Varsa da şu ana kadar en azından karşılaşmadık. Var olan canlılar da bizimle konuşmuyorlar zaten. Her canlı kendi türüyle ilişki halinde... yahu demek isteğim, sokakta gördüğümüz bir köpek "Abi biz niçin var olduk? hawww" diye dönüp sormadığı...

İşte insanlık 'biz niçin varolduk' sorusunu sormaya başlayınca bizim bir amacımız olmalı gibi bir halüsinasyona da sürüklenmiş oldu. Soru yanlış demiyorum verilen cevabın yanlış olduğunu söylemeye çalışıyorum. Yani yeryüzünde var olma nedenini bir görev, bir sorumluluk meselesine bağlamaktan bahsediyorum. İş niçin yaratıldığın meselesinden başlayınca bu silsile; "burada neden çalışıyorsun, niçin böyle düşünüyorsun" gibi pek çok sorunun da gelmesine neden oldu.  Elbette tekraren diyeyim, soru sormak iyi güzel de mesele verilen cevaplarda. Tabii sadece verilen cevaplarla birlikte muhatabın o cevaptan ne anladığı da ayrı bir sorunsal belki en önemlisi...

Buna Kur'an'dan bir örnek vereyim. Yani insan niçin yaratıldı meselesine... Bütün teolog, dinci, fanatiklerin bu ayeti nasıl anlamlandırdıklarından...  (tamam din anlatmayacağım dedim ama bu ayeti örnek vermeliyim başka bir örneklik olmaz).  "Biz insanları ve cinleri bize kulluk etsinler diye yarattık" ayetini bilmeyen yoktur sanırım.  (Ayetin mealini, gramatik tahlilini sonra vereceğim)

Bütün dinciler bu ayetin insanın yaratılış amacını izah ettiğini anlatır dururlar. Yani bizi yaratan Allah'a aynı zamanda bir görev alanı tanımlarlar. "Allah bizi neden/niçin yarattı" Allah adına cevap: "Ona kulluk edelim diye..." Yani tee Yunan'dan beri başlayan o felsefik sorunun cevabını bu ayet olduğunu idda ederler... Peki öyle mi?

Bu sorunu cevabını aslında "yaratılma" konusuna girerek vermeliyiz. Sahi Tales'den başlayarak, Pisagor'un, Platon'un anlattığı gibi bir "yaratılma" var mı? 

1 Mart 2017 Çarşamba

Peki "Zenginlerin kafası karışır mı?"

Çizeri bilinmiyor.
Gece uykum geliyor ta kî yatağa uzanıncaya kadar. Yatakla uykum arasında bir problem olduğunu düşünüyorum kimi zaman. Ama şimdiye kadar o problemi bulamadım. Kişisel kanaatim; sanırım uykum yatmaktan korkuyor. Uyursa bişeleri kaçıracağını mı düşünüyor acaba? Bilemiyorum. Ama bunun doğru bir davranış olduğunu sanmıyorum, uyanıkken çok fazla bişe kaçırmadığını biliyor. Hayatım, çoğu insanın heyecansız, hareketsiz dediği cümlelerden daha hareketsiz. Belki yorulmadığı için uyuyamıyordur, ki olabilir. Yorulmanın insan doğasına olumlu yanları var. Ayrıca olumsuz yanları da var. Belki bir gün bu olumsuz yanlarını da yazma fırsatı bulurum. Ne de olsa yazma konusunda hiç bir düzen. tertip veya amaç gütmüyorum. Yazar olmak içinse bir hedefin olmalı ona kendi okur kitleni seçmek diyor sales&marketingler. Yani ne yazmak istediğinin yanında kime  yazdığını da bilme. Tarih okurları için tarih kitabı, felsefe okuruna felsefe, ne okuması gerektiğini bilmeyene kişisel gelişim seti gibi...

Farkındayım uykudan yazarlığa atladık birden. Kafanızı karışmak istemem tabi. Karışık kafa iyi bişe olsa da... Gerçi günümüz insanı pek sevmiyor karışık kafalığı. Kafan karışık olunca ne yapman gerektiğini bilmiyorsun. Oysa programlanmış insanın gerekli olduğu günümüzde kafası karışık insanın ne yapacağı belli olmaz. Kurulu düzen kafası karışık insan istemez. Hatta kafa karışıklığını engellemek için psikoloğa gidiyor insanlar... Olamadı, psikolog onu düzeltme de yetersiz kalırsa bir üst makama; psikiyatra gidip ilaç alıp kafayı düzeltmek gerekir. Karışık kafa topla kafanı!!!

Ben de konuyu çok mu karıştırdım ne. Tabii fazla karışınca hazım sorunu yarışıyor insan. Hazım sorunu yaşayan birinin ilk önce karnı şişmeye başlıyor. Karışık beyin,  direk bağırsaklara tepkisini koyuyor ve içeriden bişe dışarı çıkmasın bizi el aleme madara etmesin, önce şu iç dağınıklığı toparlayalım der gibi başlıyor  alt sistemi kilitlemeye...

Uyku sorunlarını, yazarlıksız yazma tercihlerimi, kafa problemlerini, sindirim isyanını yazmayı bırakıp asıl amacıma, sosyal sorumluluk projem olan zenginlerimize geçelim. Yalnız biliyor musunuz bugün zenginlerden hiç bahsetmek istemiyorum. Anmak dahi istemiyorum kerataları. Oysa onları seviyorum zenginler de beni seviyor. Onlar; değer verdikleri hiç bir şeye değer vermediğim için beni. Ben, çok paraları olduğu için onları seviyorum. Zengin demek zaten sadece parası olan demektir. Bir zengine sorun neyin var diye hemen "Param var" der. Bir fakire sorun size kendisinde var olanı saymakla bitiremez.  Sanırım ezikliğin intikamı... Neyi var neyi yok sayar. Ardından da "Çok şükür" der.  Fakir, çok şükür diyerek aslında bir gün zengin olacağına inanır. Şükür demezse elinden var olanlarında alınacağını da... Çok şükür deeee!

Peki "Zenginlerin kafası karışır mı?" diye sorduğunu işitiyorum.
Hayır karışmaz. Zenginlerin kafası karışmaz... dedik ya onların parası var...

Peygamber kimdir

Mesel şu abi; bana "peygamber kim" diye soruyorsun. Şimdi abi sana örneklerle anlatayım iyi dinle!! Evren, kainat, uzay boşl...